Plastikler moleküler seviyede düzenlemeye bağlı olarak belirli oranlarda kristalin ve amorf yapıda bulunabilir. Kristalin bölgeler yapısal olarak 10% ile 30% arasında değişebilir olup geri kalan bölümleri amorf yapıdadır. Ancak kristalin yapı özel tekniklerle %90'lara kadar çıkarılabilir.
Kristalin oranının artması plastiğin mekanik, optik, termal ve kimyasal özelliklerini etkiler.
Amorf yapı daha gevşek, kristalin yapı daha sıkı moleküler yerleşime sahiptir. Bu sebeple, amorf yapı oranı yüksek olan plastiğin yoğunluğu daha düşüktür, zira kristalin yapı oranı arttıkça yoğunluk artar. Kristalin oranı artarsa daha çok kimyasal direnç oluşur, sıcaklık değişimlerinden daha az etkilenir, daha opak yapıdadır. Ancak, kimyasal bağları sıklaştığı için çözülmesi ve kimyasalın içeriye girmesi daha zordur. Öte yandan, darbe dirençleri düşük olup kırılganlıkları daha fazladır.
Amorf plastikler kristalin plastiklere göre daha yumuşak, düşük erime noktalarına sahip ve çözücü/kimyasal dirençleri daha düşüktür.
Amorf plastiklerin keskin bir erime noktası yoktur, geniş bir sıcaklık aralığında erirler. Kristalin plastik ise düzenli atomik ve moleküler yapıdadır. Sıcaklığı artması ile yavaş yavaş yumuşamazlar. Camsı geçiş sıcaklığının geçilmesi ile amorf bölgelerde hareketlilik başlar ve ancak belli bir sıcaklıkta absorbe ettikleri zaman kristalin bölgelerin dağılması ile çok hızlı bir şekilde düşük viskoziteli sıvıya dönüşürler. Böylece düzenli olarak işlenebilirler.
Amorf plastikler yavaş bir şekilde ısıtılıp soğutulurlarsa kristalleşirler. Amorf hammaddelere örnek olarak ABS, PC, PS, kristalin yapıdaki hammaddelere örnek olarak ise Naylon ve PET gösterilebilir.